Haber

Tkdf Başkanı Güllü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Anayasal Güvence’ istediği İstanbul Başörtüsü Sözleşmesi’ne dikkat çekti: “İnsan diyor ki…

TAMER ARDA ERSİN

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Genel Başkanı Canan Güllü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa değişikliği teklifine ilişkin “Kadınlarımızın en temel hakkı olan giyim özgürlüğü anayasal güvence altına alınacak” açıklamasına tepki gösterdi. .” Erdoğan’ın imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nin başörtüsüne güvence verdiğini vurgulayan Güllü, “Sözleşme diyor ki, insan haklarına dikkat edin, ayrımcılık yapmayın. Bu sözleşmeden vazgeçen iktidar, ‘Kadınların insan haklarını ben sağlayacağım’ diyor. Mihına hayatını, siyasi hayatını canı istediğinde istediği biçimde sürdürmeye çalışıyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence verilmesi için yaptığı açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsünün anayasal güvenceye ihtiyacı olduğunu açıkladı. Erdoğan’ın açıklamasının ardından AKP, MHP ve BBP’nin TBMM’ye sunduğu 3 maddelik önergede başörtüsüne ilişkin düzenlemeye ek olarak evlilik birliğinin tanımına gidilerek “Evlilik birliği ancak ve ancak eşler tarafından kurulabilir.” bir erkekle bir kadının evlenmesi” öngörülmüştür. Teklif yarın Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Türkiye’nin çekildiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzaladığı İstanbul Sözleşmesi ile başörtüsünün güvence altına alındığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“İstanbul Sözleşmesi ne dedi? Şimdi anılma zamanı. 6 yaşındaki çocuklar istismara uğruyorsa hükümet olarak, hükümet olarak, devlet olarak karşı çıkın dedi. adına hukuk ve adalet uygulanıyor.Bütün bunlarla birlikte ana sözleşmenin içeriğinde çok değerli bir detay vardı.Gözden kaçırılmaması gerekir.Bugün bu konuları konuşmanın zamanı geldi.

“İNSAN HAKLARINA DİKKAT, AYRIMCILIK YAPMAYIN”

İstanbul Sözleşmesi’nin temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması başta olmak üzere 4. maddesi, ‘Taraf Devletler, başta kadınlar olmak üzere herkesin şiddetten uzak yaşama hakkını korumak için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır’ der. , özel ve kamusal alanda ve bu hakkı sağlamak. Taraf Devletler, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınar ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı önlemek için derhal yasal ve diğer önlemleri alır’. Yani insan haklarına dikkat edin, ayrımcılık yapmayın diyor. Meclis’te bu sözleşmeden vazgeçen iktidar ‘Anayasa’da kadına insan haklarını getireceğim’ diyor.

Tam bir ayrımcılık olmadığını, kadın tarafında başörtüsü ile ilgili bir sorun olmadığını söyleyerek bugün önümüze getirdiği bu sözleşmenin 24. ve 41. maddelerine dikkatinizi çekmek isteriz. Biz burada diyoruz ki iktidar canı istediğinde, istese de hayatını, siyasi hayatını devam ettirmeye çalışıyor.

Bu süreçte hayır diyoruz. İktidar partisine karşı duran CHP ve GÜZEL Parti liderlerine sesleniyoruz. ‘Hayır demek için büyük bir fırsatın var’ diyoruz. İlk seferde kendilerine getirdikleri teklifi kabul etmeyerek o süreci çığa çevirdiniz ve desteğinizi sahadan aldınız. Artık görmemekle, hissetmemekle artacak koca bir hayır diyerek bu süreci kapatabilirsiniz. Anayasanın 41. ve 24. maddelerinin değiştirilmesi teklifine kocaman bir hayır.”

İstanbul Sözleşmesi’nin 4. maddesinin tam hali şöyle:

“Madde 4 – Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapmama

Taraflar, başta kadınlar olmak üzere herkesin hem kamusal hem de özel alanda şiddete maruz kalmadan yaşama hakkını geliştirmek ve korumak için gerekli yasal ve diğer önlemleri alacaklardır. Taraflar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınayacak ve özellikle aşağıdakiler dahil olmak üzere ayrımcılığı önlemek için gerekli yasal ve diğer önlemleri alacaklardır.

– Kadın-erkek eşitliği ilkesini ulusal anayasalarına veya diğer ilgili mevzuatlarına dahil etmek ve bu unsurun uygulamada uygulanmasını sağlamak.

– Uygun olduğu şekilde, yaptırımların uygulanması da dahil olmak üzere, kadınlara karşı ayrımcılığın yasaklanması.

– Kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldıracaklar.

Taraflar, özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirler olmak üzere bu Sözleşme kararlarının cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensubiyet, mülkiyet, doğum, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni durum, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi hiçbir zeminde ayrımcılık yapılmadan uygulanmasını sağlamak.

Kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı korunması için gerekli özel önlemler, bu Sözleşme kararlarında ayrımcılık sayılmaz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu